100 yılın sonsuz melodileri
Cumhuriyet’in ilk yıllarına damgasını vurmuş Türkçe tangolar, halkın çok sesli müzikle ilk tanışmasını gerçekleştirerek toplumsal belleğimizdeki değişmez yerini kazanmış. Arjantin’den Avrupa’ya, Avrupa’dan da ülkemize uzanan yolculuğunun ardından, gramofon ve radyolardan yükselen zarif melodileriyle tangolar hem evlerden içeriye hem de Cumhuriyet insanının kalbine yerleşmiş.
Belki kolayca akılda kalan Türkçe sözleri sayesinde, belki de herkesin kendi hayatından bir şeyler bulabildiği hikayeleri nedeniyle; Necip Celal Andel, Fehmi Ege, Kadri Cerrahoğlu gibi bestecilerin imzasını taşıyan tangolar öyle sevilmiş ki, Şirket-i Hayriye Vapurları’nda tango yayınları yapılır olmuş.
Hakan Şensoy projenin repertuarını 180 civarında tango arasından, besteci ve şef Hasan Niyazi Tura’nın da fikirleriyle birlikte, titiz bir araştırma sürecinin ardından belirlemiş. Cumhuriyet’in 100. yılı anısına bu kıymetli tangoları bizlerle buluşturan proje, arkeolojik bir Türk Tango tarihi çalışması ile unutulmaya yüz tutmuş besteleleri sahneye taşıması bakımından da ayrı bir değer taşıyor.
Ülkemizin tangoya tutkuyla bağlı seslerini ve müzisyenlerini aynı sahnede buluşturan konserde, gecenin açılışını Hasan Niyazi Tura’nın “100. Yıl Tangosu” adlı eseri gerçekleştirdi. Tura’nın İstiklal Marşı’nın izlerini taşıyan görkemli bir tangoya imza attığı eserin ardından hem tango hem Cumhuriyet tarihinde bir zaman yolculuğuna çıktık.
Cumhuriyet’in ilk tangolarında imzası olan usta besteci ve müzisyen Fehmi Ege, gecede en çok eserine kulak verdiğimiz isimdi. Ayrılık Belki Ölümden Beter, Çok Ağladım, Her Emelim, Sensiz Kaldığım Geceler, Sana Nereden Gönül Verdim ve Kıskanırım ile Fehmi Ege’nin üretkenliğine bir kez daha hayranlık duyma fırsatı bulduk. İlk tango bestecilerimizden bir diğeri olan Necdet Koyutürk ise, repertuarda 3 tangosuyla yer alıyordu. Bal Çiçeği, Gözlerine Bakarken, Yalnızlar Rıhtımı tangolarının her biriyle bambaşka duygulara teslim olduk. Bu incelikle oluşturulmuş programa eşsiz renklerini katan diğer tangolar arasında en çok hafızamda yer edenler Şefik Gürmeriç imzalı Hasret, Kaptanzade Ali Rıza Bey’in Bu İstanbul’un Kızları tangosu ve Necip Celal Andel klasiği Mazi’ydi.
Her dinleyişimde hüznü asaletle tasvir edişine hayran olduğum Şefik Gürmeriç tangosu Hasret’in Rüstem Mustafa’nın ustalık dolu keman solosu ve Evrim Güvemli’nin incelikli klarnet eşliğiyle başlayışını çok sevdiğimi söylemeliyim. İş Sanat’ın 23. sezonunda, Şarkıların Cumhuriyeti konserinde Dilek Türkan’ın sesinden dinlediğimiz Kaptanzade Ali Rıza Bey eseri Bu İstanbul’un Kızları’nı bu projede Teyfik Rodos seslendirdi. Emine Cenkmen’in Cemile, Müfit Hasan’ın Mavi Gözler, Nebahat Üner’in Hatıra ve Kadri Cerrahoğlu’nun Giden tangolarıyla zenginleşen gecede, bis bölümünde dinlediğimiz Yaşar Güvenir imzalı Sensiz Saadet, herkesin kalbine dokunan bir performansa dönüştü.
Türkiye’nin en başarılı klasik müzik sanatçılarını bir araya getiren Milli Reasürans Oda Orkestrası, tangoların her birini özel kılan ustalık dolu aranjmanları eşsiz performanslarıyla hayata geçirdi. Ve geceye danslarıyla tangonun asalet dolu büyüsünü katan dansçlılar Nida İnceoğlu, Batuhan Boy, İris ve Utku Küley, konserin hem keyfini hem seyir değerini kat kat artırdılar.
Gecenin mutlu dinleyicileri olarak İş Kuleleri Salonu’nu dolduran bizlerse, bu değerli tangoların bize armağan ettiği melodileri ve kelimeleri, ikinci yüzyılda da kalbimizin en değerli köşesinde saklamak üzere geceyi noktaladık.